Ekonomi haberlerinde adına sıkça rastlayabileceğiniz ‘resesyon’ ya da son dönemlerin daha popüler şekliyle ‘teknik resesyon’ ekonomilerde çözümü uzun süre, kalıcı hasarlar veren durumlardan biridir. Hatta öyle ki; bazen resesyon etkilerinden kurtulmak yıllarca sürebilir. 

İktisadi literatürde yer alan makro bir kavram olan resesyon, genelde büyümeye endeksli ekonomilerde işlerin yolunda gitmediğine dair bir gösterge niteliğindedir. Son yıllarda pandemi, savaşlar, siyasi ve bölgesel krizlerin etkisiyle sürekli dalgalanan, bozulan küresel ekonominin çıktılarından biri olan resesyon, finansal piyasaların da yakından takip ettiği bir kavramdır. Peki, en az ‘enflasyon’ kavramı kadar popüler bir hal alan resesyon ne anlama geliyor? Bir ülkenin resesyonda olduğu nasıl anlaşılır? Gelin hep birlikte bir göz atalım.

Resesyon Nedir?

Kelime kökeni olarak İngilizcede durgunluk anlamına gelen ‘recession’ sözcüğünden Türkçeleştirilmiştir. Resesyon, ülke ekonomilerinin ya da Avrupa Birliği gibi toplulukların ekonomilerinde daralmanın sürekli hale gelmesi anlamına gelir.

Resesyon, bir ülkenin ekonomisinin arka arkaya en az iki çeyrek (6 ay) boyunca küçülmesi anlamına gelir. Bu durum, gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) olarak bilinen ve bir ülkenin belirli bir zaman dilimi içerisinde ürettiği tüm mal ve hizmetlerin değerini gösteren göstergede düşüş olarak kendini gösterir.

Resesyonun Belirtileri

  • GSYH’da düşüş: Yukarıda da bahsedildiği gibi, resesyonun en temel göstergesi GSYH’da arka arkaya iki çeyrek boyunca düşüş olmasıdır.
  • Artan işsizlik: Ekonomik daralma, işletmelerin küçülmesine ve işten çıkarmalara yol açar. Bu da işsizlik oranında artışa neden olur.
  • Düşen yatırımlar: Ekonomik belirsizlik yatırımları da olumsuz etkiler. Yatırımların azalması gelecekteki ekonomik büyümeyi de zayıflatır.
  • Azalan gelirler: Ekonomik daralma ve işsizlik gelirlerin de azalmasına neden olur. Bu durum tüketim harcamalarını da düşürür.
  • Düşen tüketim harcamaları: Tüketicilerin harcamalarını azaltması, ekonomik durgunluğu daha da derinleştirir.

Resesyona Genel Bakış

Resesyonun ölçümlenmesi için baz alınan veri, büyüme olarak tanımlanan gayrisafi yurt içi hasılanın iki çeyrek üst üste göre küçülmesidir. Söz konusu çeyreklik büyüme performansları genellikle bir önceki çeyreğe göre değerlendirilmektedir. Hangi yöntemle değerlendirilirse değerlendirilsin en basit haliyle, ekonomilerin büyüyememe sendromuna verilen isimdir. 

Akademik jargonda ise resesyon; ekonomik faaliyetlerin gerilediği, işsizlik oranlarının arttığı ve bunların neticesinde ülkelerin gayri safi yurtiçi hasılalarının düştüğü dönemlerdir. Gayri safi yurt içi hasıla, ülkenin üretim kapasitesi ile ilişkili olduğundan üretimdeki düşüşler, istihdam kayıplarını, işsizliğin artışını beraberinde getirir. Artan işsizlik sonrası gelir azalacağından harcamalar düşer, düşen harcamalar yatırımları da aşağı çeker. Bir kar topu etkisiyle ekonomi durma noktasına doğru hızla ilerler. Bazı dönemlerde ekonomik durgunlukla birlikte yüksek enflasyon da görülmektedir. Bu durum iktisadi literatürde stagflasyon olarak açıklanır. 

Ancak her ülkenin, bölgenin özellikleri; hatta aynı ülkenin farklı dönemlerindeki dinamikleri farklı olacağından ülkeye veya döneme göre özgün sonuçlar doğurabilir. Bazı ülkelerde bu süreçte enflasyon (fiyat artışları) görülürken bazı ülkelerde ise fiyatlarda düşüşler (deflasyon) görülebilir. Etkilerinde kısmen farklılıklar görülse de kesin olan durum üretimin azalması, ekonomilerin küçülmesidir.

Teknik Resesyon Nedir? 

Resesyonla ilgili durum, ekonomi çevrelerinde hala tartışma konusu olurken bazı ülkelerde büyüme performansı devam ederken resesyon etkilerinin yaşandığı gözlemlenebilir. Bu durumun tersi olarak; bir ülke dönemsel krizler, mali, siyasi sorunlar nedeniyle küçülürken bu etkileri yaşamayabilir. İşte bu gibi soru işaretlerinin önüne geçmek için ‘teknik resesyon’ kavramı kullanılır. Herhangi bir ülkede çeyreklik bazda GSYH verisinde üst üste ikinci çeyrekte daralma görüldüğü anda ‘teknik resesyon’ ifadesi kullanır. 

Resesyon Finansal Piyasaları Nasıl Etkiler?

Bu süreçte, ekonomilerin küçülmesi, artan işsizlik sonrası gelir kayıpları yaşanması en belirgin özelliklerdir. Düşen gelirler tasarrufları etkileyeceğinden yatırımcıların iştahında düşüş yaşanır. Bu durumda hisse senedi piyasalarında gerilemelere neden olur. Yine hisse senetlerini çıkaran işletmelerin üretimdeki düşüşler kaynaklı muhtemel bilanço bozulmaları da hisse senedi piyasalarında aşağı yönlü baskılar yaratır. 

Artan belirsizlik ortamına sahne olan resesyon süreçlerinde riski düşüren yatırım araçlarının değeri artabilir. Altın, tahvil gibi enstrümanlara talep yükselir.

Comments are closed.